FUKAHA-İ KİRAMIN NAKİLLERİNİN

HULASASI VE BA’ZI İZAHAT

 

KADİHAN

 

         (Kadihan) denince akar sular durur. (İbn-i Abidin) (Remli) den naklen: Siz (Kadihan) ın sözüne bakınız. Zira (Kadihan) tashih ve tercih hakkına sahib olanlardandır. Müctehidlere nisbet edilen bazı rivayetlerin doğrusunu bulmağa ve müctehitler arasında ihtilaf edilen meselelerin birini diğerine tercihe hakkiyle ehl olan bir zattır. (54) (Remliden, İbni Abidin C. 4, S. 274 Kadihan bahsi) (Kadihan); tabakat-ı fukahada beyan edildiğine göre üçüncü derecede bir müctehid olup, müctehid-i mutlak olan İmam-ı Azam ile müctehid-i filmezheb olan İmameyni geçtikten sonra söz kesen ve müctehid derecesine varamayan bilumum ulemayi islamiyyeye çığır çeken fıkh adamlarındandır. Vefatı (295) H. Tarihindedir.

         Bu zat-ı şerif de: Teravihde hatmin sünnet olduğunu, icabında da her rekatte on ayet okunacak olursa bu da hatm makamına kaim olacağını ve bundan aşağı okunacak olursa sünnet hatm terk edilmiş olacağını kati bir lisanla beyan etmiş, işi bitirmiştir.

         Usul-ü fıkhdan (Mecami) kitabının sahibi  müteahhirin-i ulemadan Hadimi hazretleri (Tarikat-i Muhammediyye) üzerine yazdığı (Berika) isimli kitabında fukahanın bu husustaki sözleri cem ile şöyle bir muhakeme yapıyor:

         (Berika) diyor ki: Teravih namazı aynen sünnet-i müekkededir. Erkek, kadın, köle, cariye hepsi bunu kılmakla mükellefdirler: Cemaatle kılmak kifaye-i sünnettir. Bir mahalle ahalisinden bazılarının kılmasiyle diğerlerinden cemaatle kılmak borcu sakıt olur. Yani cemaatla kılmadıkları için kabahat etmiş olmazlar. Şu kadar var ki cemaat sevabını kaçırmış olurlar. Teravihde bir kere  hatm sünnettir. Yirmi yedinci gecenin heyle-i kadr geçesi olduğuna dair rivayetler çok olduğundan; kadr şerefini de beraber kazanmak için o gece hatm edilir.  (Hidaye) kitabında cemaatin tenbelliği için hatm terk edilmez. Eğer mahallesinin mescidinin imamı hatm ile kıldırmağa muktedir değilse onu bırakır başka cami’e gider diyor. (Zahiriyye) kitabında: Teravihde bir kere hatm sünnettir, iki kere hatm fazilettir, üç kere hatm efdaldir, diyor.

         (Kadihan) dan naklolunduğuna göre İmam-ı Azam hazretleri, ramazanda altmış bir defa hatm ederdi. Otuzunu gecelerde, otuzunu da gündüzlerde, bir tanesini de teravihde yapardı. Zannedersen (Muhit)  ve (İhtiyar) kitablarından naklolunan: (Bu zamanda efdal olan, okumayı ceamatin nefret edeceği dereceye vardırmamaktır.  Zira uzun okumaktan cemaati çoğaltmak daha iyidir.) sözü; ahalinin hatmi zorunsayıp cemaati terkedecekleri ve camilerin kapalı kalacağı korkusiyle farzedelim ki imamdan keraheti kaldırsın, fakat cemaatin hali ne olacak; onların hatmi zorunsamaları kendilerini kurtarabilecek midir. Bazı ulema tarafından denilmiştir ki kadim olan sünnet-i seniye-i peygamberi; sonradan olan gayri meşru haller sebebiyle bozulamaz. Yani ahalinin din işlerine rağbetleri azaldı, ibadeti canları istemez oldu diye ahkam-ı şer’iyye ibtal edilemez. Bilakis sünnet-i peygamberiyi terkedenler tedib olunur ve hapsedilir ve sünnettin icrasına cebredilir denilmiştir. Meselenin hakikati bazı ulemanın şu sözlerinden ibarettir: Evet cemaatin tenbelliği  de nazarı itibara alınabilir. Fakat bu; sünneti bütün terketmek suretiyle değil, sünnetin en aşağı miktarına riayetle iktifa etmek suretiyle olabilir, sünnetin en aşağı miktarı da her rekatte ancak on ayet okumakla hasıl olur. Zira sünnetin yüksek mertebesi her rekatte otuz ayet okumak, ortası da yirmi ayet okumaktır. İşte bunlar cemaatin tenbelliği için terkedilebilir. Lakin sünnetin en aşağı miktarı olan on ayet okumak aslında bu, tenbeller içindir. Tenbellik sebebiyle işte bu bırakma olamaz. (Kenz) kitabının şerhi (Ayni) diyor ki cemaatin tenbelliği bahenesiyle hatm terkedilemez. Ve (Ekmel) kitabından naklen: Her rekatte on ayet okunur, sahih olan da budur. Zira bu hem cemaate hafif gelir, hem de sünnetin aşağı miktarına riayet edilmiş olur, diyor. Sahih olan da budur demekten maksadı; Kur’an-ı Kerimi baştan başa hatm etmek lazım değil manasına olmayıp, tenbeller için on ayetten de aşağı okunabilir diyen de olmuş da onu reddetme için böyle söylemiş olduğunu bazı ulema söylemiştir. Bazı ulemanın teravihde akşam namazında okunan surelerden yani (Lemyekun) suresinden aşağısını okumalıdır, sözleri on ayetten aşağı da okunabilir sözüne benzeyen sözlerdendir. Bunların maksatları zannedersem teravih namazı nafile bir namazdır, farz namazdan hafif olmalıdır, demek olacak.

         (Kadihan) bu sözleri naklettikten sonra diyor ki, bu sözler doğru değildir. Zira bu kadarla hatm hasıl olmaz. Teravihte ise hatm sünnettir. Evet bazı ulema, teravihde yatsu namazında okunan surelerden okumalıdır. Zira teravih namazı yatsu namazına tabi bir namazdır demişler ise de, doğrusu Hasen’in İmam-ı Azamdan  rivayet ettiği (her rekatte on ayet okumalı) sözüdür. Ve bu, yirmi yahut otuz ayete nisbetle hafiftir diyor. İmam olan kimse, cemaatin tenbelliğini, canı istemediğini nazar-ı itibara alarak başka bir mazeret yok iken ne üç ayet okuyabilir, ne de (Lemyekun) suresinden aşağısını okuyabilir.

         Keza (Halebi Kebir) de: (Nihaye) kitabından naklen: Cemaatin tenbelliği için hatm terk edilemez, diyor. Ve yine cemaatin tenbelliği için ruku ve sücud tesbihleri gibi namazın sünnetlerinden hiçbiri terkedilemez, diyor. (Nevazil) kitabında: her rekatte on ayet okur, zira sünnet olan Kur’an hatmidir, bu kadarla da hatm hasıl olur, diyor. (Kenz) kitabında dahi: Cema’atin tenbelliği için hatm terk edilemez diyor. Ve yine İmam-ı Azandan rivayet olunuyor ki on ayet okumak yirmi yahut otuz ayet okumağa nisbetle hafiftir, buyurulmuştur. Her sünnet hakkında hükm böyledir. Cemaatin canı istemiyor diye hicbir sünnet terkedilemez. Zira matbul olan Cenab-ı Allahın rızasıdır. Cenab-ı Allah rızası ve habibi Sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin sünneti: ahalinin rızasına ve keyfine feda edilemez.          (Münye) şerhinden naklolduğuna göre : üç ayet okursa tenzihen mekruh olur ve bunu adet eder de ikide birde okur durursa, nasıl ki iki ayet okuduğunda tahrimen mekruh oluyorsa bu da itayad sebebiyle kerahet-i tahrimiyyeye münkalib olup o namazın iadesi vacib olur. Eğer böyle okuması tesadüf kabilinden değil de evvelinden böyle okumağı niyyetine de alıyorsa o zaman günahkar da olur, diyor. (Elkerhi) den naklolunan (Üç ayet okursa isaet etmiş olmaz) sözü ömrünün içinde bir kere yahut iki kere vaki olmuş ise, yahut hastalık, veya yolculuk gibi bir zaruret zamanlarında olursa, isaet etmiş olmaz manasına hamlolunur. Ve müteahhirin-i ulemadan bazılarının üç ayetle de olur sözleri de bu manaya hamlolunur. Eğer maksatları böyle değil de istediği zaman okuyabilir demek istiyorlarsa bu sözleri katiyyen muteber olamaz. Bir taklid edenin, bir müftinin sözü, müctehidlerin sözüne karşı tutulamaz. Öyle muteber olmayan kitablar, umumun itimadını kazanmış muteber kitabları ile ölçülemez. Hulasa teravihde hatm ile kıldıracak hafız bulunamadığı takdirde her rekatte on ayet okumak suretiyle hatm mikdarı okunursa yine sünnet hatm yerine getirilmiş olur, denip Hadimi hazretleri muhakemesine nihayet vermiştir. (55) (El Berika Şerhu  ttarika Elmuhammediye C.4, S. 225, sunneti muekkede bırakma bahsi)

         Hadimi hazretleri, bir mukallidin, bir müftinin sözü müctehidlerin sözüne karşı tutulamaz ve gayri muteber kitablar,  umumun itimadını kazanmış, muteber kitablarla ölçülemez demişti.